Yusuf Kaplan, “Son 200 yılda Osmanlı coğrafyası paramparça olmasaydı Gazze’de bugün yaşananlar olmayacaktı. Osmanlı coğrafyası acayip bir şekilde direniyor.” dedi.

Buhurizade Mustafa Itrî Kültür Sanat Sezonu’na özel olarak düzenlenen “İstanbul Sohbetleri: Akl-ı Selim”, programı bu kez Prof. Dr. Yusuf Kaplan’ı ağırladı. Prof. Dr. Recep Alpyağıl’ın moderatörlüğünde gerçekleşen programda Kaplan, tarihimizin en zor dönemini yaşadığımızı kaydederek “Modernler dünyayı ruhsuzlaştırdı” dedi.

İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Recep Alpyağıl’ın moderatörlüğünde Esenler Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü tarafından gerçekleşen program, Yıldız Teknik Üniversitesi Otağ-ı Hümayun’da meraklılarıyla buluştu. Kaplan programda akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selimin hakikatin lehçeleri olduğunu kaydederek Türkiye’nin fiilen değil zihnen sömürgeleştirildiğinin altını çizdi.

RUHA AÇILAN KAPILARIN BAŞLANGIÇ NOKTASI

Programda konuşan Kaplan, “Modernler dünyayı ruhsuzlaştırdı. Akl-ı selim ruha açılan kapıların bir başlangıç noktasıdır.  Yani yolculuğun başlangıç noktasıdır. Dolayısıyla modern dünyada din kitlelerin afyonudur demiş Marx. Bu söylediği şey Hristiyanlıkla ilgi olan bir şeydir. Diğer dinlerle alakalı değildir. Bu cümleyi kurmadan önce ‘Din kalpsiz bir dünyanın kalbidir, ruhsuz bir dünyanın ruhudur’ diyor. Yani Marx’in bunu söylemiş olması için illa inanması gerekmiyor. Aslında akl-ı selimin insanı latifleştirdiği bir nokta var. Benmerkezci değil, başkasına ulaşan, başkasının önünü açan bir tarafı var. Çin ruhu diye bir şey vardı ama Çin kapitalizme teslim olunca o ruh bitti. Son 200 yılımız en kötü dönemlerimiz oldu” diye konuştu.

OSMANLI COĞRAFYASI DİRENİYOR

Prof. Dr. Yusuf Kaplan, konuşmasında nefes metaforuna atıfta bulunarak “Nefes alıyorsanız yaşıyorsunuz demektir. Nefes veriyorsanız yaşatıyorsunuz demektir. Nefes oluyorsanız tarihi siz yapıyorsunuz demektir. Tarihin akışını siz değiştiriyorsunuz demektir. 1000 yıl biz bunu yaptık. Son 200 yılda Osmanlı coğrafyası paramparça olmasaydı Gazze’de bugün yaşananlar olmayacaktı. Osmanlı coğrafyası acayip bir şekilde direniyor. Biz başına ne geldiğini bilmeyen ülkenin çocuklarıyız. Şu an yaşadığımız hikâye bu. En kötüsü zihnen köleleşmektir. Bir şekilde akl-ı selimle gelişmeliyiz” diye konuştu.

Kaplan sözlerini şöyle sürdürdü:

Ceren Sungur, Osmanlı zamanında yayınlar, dergiler çıkartan kadınlar üst sınıflardan kadınlardı. Ceren Sungur, Osmanlı zamanında yayınlar, dergiler çıkartan kadınlar üst sınıflardan kadınlardı.

“Kant’ın felsefede yaptığı şeyle Johann Sebastian Bach’ın müzikte yaptığı şey aynıdır. Bu paralel okumalar çok önemli. Nietzsche’nin felsefede yaptığı şeyle Picasso’nun resim sanatında yaptığı şey aynıdır. Picasso’da perspektifin kırılması var. Nietzsche’de de insanın tanrılaştığı ve modern dünyanın temellerinin sarsılması söz konusu. Yani birisi resim sanatı, birisi de felsefede aynı hikâyeyi yazıyorlar.”

Kaynak: WOLA