Atatürk’ün isteğiyle Amerika Birleşik Devletleri’nde tarım eğitimi alan Türkiye’nin ilk ziraat mühendislerinden Ali Numan Kıraç’ın destansı yaşam öyküsü Suna ve İnan Kıraç Vakfı Yayınları’ndan çıktı.

Gazeteci Hulusi Turgut’un kaleme aldığı biyografi, Kıraç’ın Bursa’da başlayan Eskişehir, Amerika ve Ankara’da devam eden ilginç öyküsünü anlatırken, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına, zorluklar içinde yükselen modern tarım girişimlerine, dönemin siyasi ve ekonomik şartları içinden bakıyor.

1896 yılında Bursa’da dünyaya gelen Ali Numan Bey, 93 Harbi sırasında aileleriyle Bursa’ya yerleşen Balkan Türklerinden bir anne babanın tek evladı. İlkokulu Bursa’da ortaokulu Afyon’da okudu, ardından Bursa Ziraat Mektebi’nden mezun oldu. Vatani görevini I. Dünya Savaşı sırasında İsanbul’da tamamladı. Bursa’ya, Ziraat mektebindeki öğretmenlik görevine döndü.

Bursa’nın işgal edilmesiyle Ankara’ya giden Ali Numan Kuvayi Milliye’ye katıldı, ardından BMM Hükümeti’nin ziraat memuru oldu, Amasya, Balıkesir ve Ankara’da öğretmen ve fen memuru olarak görev yaptı. Başarılı bir ziraatçi idi.

1925 yılı Ali Numan Bey için önemli bir sene olmuştu. Kafkas göçmeni bir ailenin kızı Semiha Hanım’la evlendi. Aynı yıl önce Tarsus’taki sonra da Ankara’daki Gazi Çiftliği’ne atandı. Artık Türkiye Cumhuriyeti memuruydu. Bu arada 1927 yılında ilk çocukları Can dünyaya geldi, adını Gazi Mustafa Kemal vermişti.

Başarılı çalışmaları ve yapıcı fikirleriyle Atatürk’ün de dikkatini çeken genç ziraatçi Amerika Birleşik Devletleri’ne modern tarım yöntemleri özellikle de “kuru tarım” eğitimi için gönderildi. Uzmanlık gerektiren bu alanda öğrenim görecekti. Kansas Eyalet Koleji ve Nebraska Üniversitesi’nde okudu, üç yıl içinde iki diploma aldı.

En önemli amaç kuru topraklara hayat vermekti. Dönüşünde Eskişehir’de göreve başladı. Pek çok yeniliğe imza attı. 1934’te soyadı kanunu kabul edilmişti, Atatürk, Ali Numan Bey’e son derece anlamlı bir soyadı önermişti “Kıraç”. Kıraç topraklara hayat veren Ali Numan Bey Kıraç soyadıyla ödüllendirilmişti.

Bu arada Kıraç Ailesi’nin ikinci çocuğu İnan Kıraç 1936’da Eskişehir’de dünyaya geldi.

Elizabeth Day'in “Tepetaklak” kitabı, gençlere kendilerini yeniden sevmeyi öğretiyor Elizabeth Day'in “Tepetaklak” kitabı, gençlere kendilerini yeniden sevmeyi öğretiyor

Ali Numan Kıraç’ın kuru tarım alanında yaptığı çalışmalar dünyaya örnek oldu ve “Türk mucizesi” olarak anılmaya başladı.

1946 yılında genç bir yaşta eşi Semiha Hanım’ı kaybetti.

Ali Numan Bey, döneminde sadece yönetici yanıyla değil, yazar ve konuşmacı olarak da tanınıyor; bir yandan halkevlerinde konferanslar verirken, bir yandan da ziraat kongre ve toplantılarına katılıp ABD’den ülkemize getirdiği tarımda kuru tarım metotlarını anlatıyordu.

Çok yönlü bir insandı, memleketine hizmet her şeyden önemliydi onun için. 1946 yılında CHP’den milletvekili adayı olarak seçimlere girdi ama kazanamadı. Mesleğine geri döndü. Devlet üretme çiftliklerini kurdu. Mesleğinin zirvesindeyken bazı siyasi oyunlar sonucu emekli olmak zorunda kaldı. İstanbul’a taşındı. Toprağı bırakmadı Yalova’daki bir arazide tarımla meşgul oldu.

Tarımda “Türk Mucizesi”nin öncülüğünü yapan, ülkesine adanmışlıkla hizmet eden, erken Cumhuriyet’in parlak isimlerinden Ali Numan Kıraç, 1954 yılında yaşama veda etti.

Başarılı iş insanları İnan Kıraç ve merhum Can Kıraç’ın babası olan Ali Numan Kıraç, adına yapılan tesisler, hatıra ormanı, ödüller ve etkinliklerle yaşıyor ve anılmaya devam ediyor.

Kaynak: WOLA