Bursa’da 53 yıldır çini ustalığı yapan Adil Can Güven, geleneksel çini sanatının nasıl ortaya çıktığını ve nasıl yapıldığını anlattı.
Bursa’da yaşayan çini ve seramik ustası Adil Can Güven, hamur haline getirilmiş killi toprağın pişirilmesiyle yapılan, çeşitli renk ve motiflerle süslenmiş sırlı seramik ev eşyaları veya duvar panolarına “çini” denildiğini belirtti.
İLK ÖRNEKLERİ NEREDE?
Herkes Duysun muhabirine, İznik çinisinin ilk olarak 15. yüzyılda Çin’den gelen mavi ve beyaz seramiklerden etkilenilerek ortaya çıktığını kaydeden Adil Can Güven, İznik çinisinin ilk örneklerine ise o dönemde yapılan Bursa Yeşil Camii ve Türbesi ile Bursa Muradiye Camii’nde rastlandığını belirtti. Osmanlı Devleti’nin güçlenmesi ve yeni yapılaşmaların olması ile birlikte İznik çinisinin en ihtişamlı günlerini yaşadığını ifade eden Güven, geleneksel çini sanatının taşıyıcıları ve uygulayıcılarının çini ustaları olduğunu söyledi.
ÖNCE MAVİ-BEYAZ; ARDINDAN FİRUZE RENGİ, ZEYTİN YEŞİLİ, LACİVERT, MANGAN MORU...
İznik çinisinden bahseden Çini ustası Güven, “Çini porselenleri mavi, beyazdır. Saray, porselen istiyor ve İznik’e bir ferman yolluyor. İznikli ustalar ise ‘Biz bu porseleni nasıl yaparız?’ diye düşünüyorlar. Hamurunun içine bir nevi cam tozu ilave ediyorlar, yüksek derece kuvars tozu koyuyorlar ve buranın özel bir kiliyle de bu işi yapmaya başlıyorlar. 15. yy’de mavi, beyaz dönemi iken bir usta mavi, beyazın içine firuze rengi katıyor. Ardından zeytin yeşili, lacivert, firuze ve mangan moru giriyor. Buna Şam grubu diyoruz. 16. yy’de kırmızı bulunduğu zaman ise Rodos işi dediğimiz kırmızılı seramikler çıkıyor.” dedi.
İznik çinisinin klasik bir sanat eseri olduğunu ve onu bozmamak gerektiğini vurgulayan Güven, “Deseni, renkleri ve formu iyi yapmak çok önemlidir. Zaten nakkaşhanede yapılan desenler buraya yollanıyor. Burada dağıtılıyor ve ona göre desenler çiziliyor. Hepsi istikrarlı ve denetimli desenlerdir.” ifadelerini kullandı.
İZNİK’İN ALTI GÖMÜLÜ ÇİNİ HAZİNESİ
Bir çininin yapımının ortalama 1,5 aylık bir süreci kapsadığını kaydeden Adil Can Güven, “Hamuru hazırlıyoruz, yoğurarak 3-5 gün bekletiyoruz. El tornasında formu veriyoruz. Kap, kacak gibi şeyler çömlekçi çarkında çekilip şekillendiriliyor, kurumaya bırakılıyor, rötuşü yapılıyor, 1. fırınlama yapılıyor. Buna bisküvi diyoruz. Ardından üzerine çok özel bir astar konuluyor. Daha sonra bir daha pişiriliyor. Çıktıktan sonra desen aşamasına giriyor, daha sonra ise sırlama yapılıyor. 1,5 aylık bir süreci kaplıyor. İznikli ustalar 500 yıl evvel aynı bu şekilde yapmışlar ve %30-40 fire vererek yapmışlar. İznik’in altında kırık, defolu parçalar hep gömülmüş ve öyle kalmış.” şeklinde konuştu.