Işıl Kasapoğlu küratörlüğünde Sonbaharda tiyatroseverlerle buluşmaya hazırlanan 27. İstanbul Tiyatro Festivalinde Pina Bausch’un ölümsüz başyapıtı Café Müller Türkiye’de ilk kez sahnelenecek.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenecek 27. İstanbul Tiyatro Festivali, 25 Ekim - 25 Kasım tarihleri arasında perdelerini açmaya hazırlanıyor.

Dansı, 20. yüzyılda devrimci bir yaklaşımla yeniden tanımlayan ve dans tiyatrosunun yeni bir tür olarak kabul görmesini sağlayan Pina Bausch’un başyapıtı Café Müller, sanatçının topluluğu Tanztheater Wuppertal’ın güncel kadrosu ve ilk günkü çarpıcılığıyla, Türkiye’de ilk kez sahnelenecek.

Pina Bausch, topluluğu Tanztheater Wuppertal ile 1998’de Cam Temizleyicisi ve 2000’de Masurca Fogo’yu İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahneledi; ardından 2003 yılında İKSV ve İstanbul Tiyatro Festivali ortak yapımı olan, İstanbul üzerine özel projesi Nefes’i üretti ve sahneledi. Bausch’un tüm dünyada halen izleyicileri derinden etkileyen eserlerini repertuvarında koruyan ve bu mirası büyük bir adanmışlıkla yaşatan Tanztheater Wuppertal, 20 yıl sonra bu kez Café Müller ile İstanbul Tiyatro Festivali’nin konuğu olacak.

CAFÉ MÜLLER: ARZUNUN VE YALNIZLIĞIN HİKÂYESİ

Çocukluğunda Almanya’da ailesinin işlettiği Café Müller’de saatlerce oturup savaş sonrası atmosferinde, yıkılmış bir toplumda yaşam mücadelesi veren bireyleri izleyen Pina Bausch, 1978’de bu deneyimlerinden, insan ruhunu okumadaki ustalığıyla, bir başyapıt çıkardı ve dans tarihinde bir dönüm noktasına imza attı. Café Müller gündelik hayatın mekânı: Orada boşluk, üzüntü, beceriksizlik, korku ve anlaşılma arzusu var. Ama orası aynı zamanda aşka dair umudun da yeşerdiği yer. Gece olmuş; gündüzki müşterilerin hayaletleri masalar arasında körlemesine dolanıyor, sandalyelere takılıp duvarlara çarparken aslında birbirlerini bulmaya çalışıyorlar. Café Müller, arzunun ve yalnızlığın hikâyesini anlatan, duru olduğu kadar muhteşem bir dans tiyatrosu.

PİNA BAUSCH HAKKINDA

1940 doğumlu Pina Bausch, 1960’ların sonlarında ilk koreografileri ile dikkat çekmeye başladı. 1973/74 sezonunda koreograf olarak Wuppertaler Bühnen’e katılan Pina Bausch, topluluğun ismini değiştirerek “dans tiyatrosu” (Tanztheater) yaptığında gideceği yolun işaretini de veriyordu. Olası her türde denemeler yaparak eserlerinde dans ile tiyatronun ifade araçlarını birleştirmeye başladı. Koreografi dili açık ve netti. Eserlerinin dekor ve kostümlerini tasarlayan hayat arkadaşı Rolf Borzik ile birlikte yeni bir estetik yarattı. Borzik’in 1980’deki vefatının ardından dekorda Peter Pabst ve kostümlerde Marion Cito ile çalışmalarına devam etti. Matthias Burkert ve Andreas Eisenschneider’in müzikal işbirliğiyle eserlerine yeni, alışılmadık müzikler buldu. Sürekli yeni çalışma metodları geliştirdiği ve şiirsel imgeler ve danslar kullandığı eserlerinde aşk, yakınlık ve güven arayışı motifi merkeze oturdu. 20. yüzyılda devrimci bir yaklaşımla dansı yeniden tanımlayan Pina Bausch, dans tiyatrosunun yeni bir tür olarak kabul görmesini sağladı. Dansı “yüzeysel güzelliğin” prangalarından kurtarıp gerçek hayata doğru yönelterek ona yeni özgürlük alanları kazandırdı. Çığır açan stili bugün hâlâ hem izleyiciler hem profesyoneller üzerindeki etkisini korumakta.

BİLETLER 10 HAZİRAN’DA SATIŞTA

25 ve 26 Ekim’de Zorlu Performans Sanatları Merkezi Turkcell Sahnesi’nde izleyicilerle buluşacak gösterinin biletleri İKSV Lale Kart Üyeleri için 8 Haziran’da, kartı olmayanlar içinde 10 Haziran’da satışa çıkacak.

GÖSTERİNİN BİLETLERİ;

passo.com.tr, Passo mobil uygulaması, Passo perakende noktaları ve İKSV ana gişede (Pazar hariç her gün 10.00-13.00 ve 14.00-18.00 arası açık) satışa açılacak.

Editör: Feridun Özbek