İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlendiği İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’de “Sadakate Davet” temalı oturumda konuşan Sırrı Süreyya Önder “Hayatta gerçeklik haricinde hiçbir şeye sadakat duymuş bir insan değilim.” dedi.

Yönetmen, senarist ve siyasetçi Sırrı Süreyya Önder,  “Sadakatin sanattaki temsil biçimlerine değinmek istiyorum. Tiyatro, film, dizi, sinema, edebiyat buralarda çok görmüşsünüzdür. Krala, yurduna, ailesine atına, itine böyle sadakat çok anlatılır.

KÖY FİLMLERİNİ HİÇ YABANA ATMAYIN

Ama genellikle edebiyatta ve sanatta işlenen biçimi aşk ve ilişkiler üzerinedir. Orada da sadece kadına giydirilmeye çalışılan bir deli gömleğidir. Erkek bundan münezzehtir. Herhangi bir kara murat, Karaoğlan serisi, Türkiye’nin bu tarihi filmlerini, halen dönmekte olan filmlerini, adına komedi denilen komik zannedilen filmlerini izleyin erkek gider Bizans, Rum, cümle gayrimüslimin kadınlarıyla tecavüze varan her türlü şeyi yapar. Bırak kınanmayı, hor görülmeyi bu onun erkekliğinin nişanesine dönüşür bir de köy filmleri hiç yabana atmayın. Kadın zorba ağanın yada kahpe bizansın tecavüzüne uğrar.

O şartlarda bile herkes beni bağışlasın başka türlü ifade etmek mümkün değil. Özür dileyerek söylüyorum. İlk yediği damga o…...u damgasıdır. Ve hiçbir o……u da filmin sonunu göremez. Filmin sonunda onlar yaşamazlar. Öyle bir film Türkiye’de final yapabilemez. O bir an önce kurtulunması gereken birşeydir tıpkı gerçek hayattaki kadın cinayetleri gibidir.

SADAKAT ÇOK MATAH BİR ŞEYE BENZEMİYOR.

Üstelik bu erkek egemen bakış yeniden yeniden hergün üretilerek dolaşıma sokuluyor. Masum zannedilen, cahillikle açıklanmaya çalışılan yada yönetenin yada yazanın ne kadar da iyi niyetli olduğuyla geçiştirilmeye çalışılan bu stereo tipi her gün hayatımıza sokuyor. O zaman sadakat için bir şey daha söylememiz lazım. Erkeklik ideolojisinin de en çok muhtaç olduğu şeydir ve arsızca her gün üzerinde tepinir. Dolayısıyla sadakat çok matah bir şeye benzemiyor.

“ZÜĞÜRT AĞA” FİLMİ KONUMUZLA ALAKALI BİR GARABET İÇERMEKTEDİR.

Şimdi filmimize geçebiliriz. Hepimizin iyi bildiği bir film adı söyleyeceğim ve hepinizin yüzüne bir gülümseme yayılacak. “Züğürt Ağa”  hep iyi hatırlarız. Yazan Yavuz Turgul’dur senaryosu ona aittir. Şener Şen, Füsun Demirel, Erdal Özyağcılar gibi çok usta oyunculardan oluşan bir kadrosu vardır. Ve Türkiye sinemasında yapı taşı filmlerden birisidir. Ama konumuzla alakalı bir garabet içermektedir.

Şener Şen usta bir oyuncu görünce gülüyoruz. Yavuz Turgul gerçekten talebeliğini de yaptım büyük yazar talebesi olunası bir yazar ama konuyu serin kanlı çevirince hikaye böyle bir hikaye. Biz bu filmi çok güzel bir film olarak hatırlıyoruz. Sebebi şu biz bu masum köyde normalde Şener Şen’i tutmamalıyız. Şener Şen o kadar usta bir oyuncu ki o karakteri bize o kadar sevdiriyor ki birden bire kendimizi Şener Şen’in karakterini tutarken görüyoruz. Biz normalde o köylülerin yanında olmalıyız.

Ama bize Şener Şen’i tutturan onun performansı kadar köylünün ona sadakatle davranmaması. Bakın filmin bütün kırılma noktalarında o sadakat sözleşmesinin ihlal edilmesi yer almaktadır.

Bugüne kadar izlediğiniz ve bundan sonra izleyeceğiniz filmleri biraz bu süzgeçle filtre etmenizi önermek için böyle küçük şeyler söyledim.

Editör: Feridun Özbek