Ahmet Özhan’ın sesiyle, sözüyle yarım asırdan fazla bir zamandır “En Sevgili”ye nezrettiği düşünce ve gönül dünyasından yansımaları bulacağınız kitap TK Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Türk sanat ve tasavvuf müziği sanatçısı Ahmet Özhan, Ayrılık Yaman Kelime adlı kitabının ardından bu kez Ses, Söz, Sevgili ile okur karşısına çıktı.

Ses, Söz, Sevgili'nin D&R Galataport'ta düzenlenen imza gününde Akşam Gazetesi’nden Gülcan Tezcan, Özhan'a "Sanatçı dünyaya nasıl bakmalı, nasıl üretmeli ile ilgili neler söylersiniz?" diye sordu.

Ahmet Özhan, "Yaptığı ne iş olursa olsun kişinin mutlaka Yaradan'ın sistemi ile ilgili bir çalışma ve bilinç içerisinde olması lâzımdır. Bu sadece sanatla alakalı değil. Okulda öğretmensiniz; Cenab-ı Hakkın ilmini yeni yetişmekte olan Cenab-ı Hakkın arza halife yaratacağım dediği birine siz Cenab-ı hakkın alîm sıfatını aktarıyorsunuz. Bunun ciddiyeti içerisinde olmak icap eder. Sanatın bütün şubelerinde de bu, böyle. Meseleyi İslam felsefesi içerisine oturtacak olursak güzelin, doğrunun mihengi Allah'a doğru gidişidir. Eğer bir çabada öyle bir devinim yoksa o malayani olur. Çünkü bizim üç safha olarak söylediğimiz bir meseledir bu; Allah'a seyir, Allah'ta seyir, Allah'la seyir. Hayatın bütün işlevselliği ancak buralarda toparlanıp, bu şuur içerisinde oluşmalıdır." sözleriyle sorumuzu cevaplayan Ahmet Özhan, genç sanatçı adaylarının popüler kültürün tuzağına düşmeden var olabilmeleri için de bilinçlenmeleri gerektiğini söyledi. Özhan, "Neyim, neredeyim, niçin buradayım, n'apmam lâzım ve nereye döneceğim? Ve benim bütün bu serüvenimin ana nedeni nedir? Bu konuda doğru dürüst bilinçlenmeden popüler ortamın baskılarından ve popülist psikolojilerden kurtulmak mümkün değildir." diye konuştu.

Çağdaş Subaşı'nın "Aşkın Özlemi" romanı raflardaki yerini aldı Çağdaş Subaşı'nın "Aşkın Özlemi" romanı raflardaki yerini aldı

Kitabın tanıtım bülteninde bir kesit…

Sesi sesiniz, sözü sözünüz, sevgilisi sevgiliniz olacak!

Kim bilir? Belki “Merhaba” diyeceksiniz o satırlarda rastladığınız size…

“Merhaba ey nûr-i aynî merhaba!”

Aynı zamanda yazıların kaleme alındığı ve yayımlandığı 90’lı yıllar Türkiye’sinin edebi, siyasi ve sosyolojik çehresini de göreceksiniz. Okuyacağınız satırlarda 17 yaşında şöhretin zirvesine oturmuş bir “derviş” sanatçının sahne ve meydan arasındaki o zorlu seyr ü sülûkünün tereddütsüz, cesur, kararlı adımlarına şahitlik edeceksiniz.

 Ses, Söz, Sevgili’de tasavvuf dünyamızın temel konuları tertemiz bir Türkçeyle anlatılıyor. Kavramlara hatıralar eşlik ediyor.

Hz. Yunus Emre’nin yeller gibi estiği yolları arşınlarken, feyizli teravihlerle eşsiz Ramazanlar yaşıyoruz. “Zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız” düsturunca Özhan bizi insana ve hayata dair farklı makamlar arasında dolaştırıp tevhidin sırrını anlamaya çağırıyor.

 Bu kitapta tasavvuf musikisinin günümüz insanı üzerindeki etkisi de var, Hz. Mevlana’nın aşkı da...

Katreden denize dönüşebilmek ümidi de… Güftelere ve bestelere şeyhler, halifeler, dervişler, âşıklar katılıyor.

Kesrette vahdet aranıyor, Merkez Efendi’nin kıssasına Itri’nin tekbiri eşlik ediyor. Her şey eninde sonunda üç harflik bir “hiç”e varıyor.

Kaynak: Akşam