Akşam Gazetesi’nden Ali Demirtaş’a konuşan Ayla AlganYunus Emre ile 70'lerde tanıştım, araştırmaya başladım, şiirlerini şarkılandırdım. Yurt dışında da Yunus Emre'yi tanıtmaya çalıştım.” dedi.

Ayla Algan, “Yunus Emre ile 70'lerde tanıştım, araştırmaya başladım, şiirlerini şarkılandırdım. Yurt dışında da Yunus Emre'yi tanıtmaya çalıştım. Dış işlerine çalışırken bütün dünyanın Türkleri çok kötü tanıdıklarını fark ettim. Osmanlı'nın yüce tarafını, bilgili tarafını almıyorlardı, bize "Barbar" diyorlardı. Oysa 13. asırda Batı barbarken bizim tasavvuf felsefesi üstünden konuşan, barış ve sevgi isteyen, "Sevelim Sevilelim" diyen bir şairimiz vardı, "Kim olursan ol gel" diyen Mevlana'mız vardı. Onlara bu gerçeği anlatmak istedim. Biz Anadolu'yuz, kaç kültür var bizim üzerimizde, biz istesek de istemesek de bu kültürel katmanlarla besleniyoruz, Akdeniz'i, Ege'si, Karadeniz'i... Çeşit kültürle besleniyoruz yüzyıllardır. Dolayısıyla 'barbar değiliz'i anlatmaya çalışıyordum.

İlyas Salman, Kemal Sunal’ın yokluğunda çok acı çekiyorum. İlyas Salman, Kemal Sunal’ın yokluğunda çok acı çekiyorum.

Sonra Kenan Işık'ın sahneye koyduğu Şeyh Galip'in Aşk Hastası'nı oynarken tasavvufa daha da çok merak saldım, daha çok araştırdım ve tasavvufu daha iyi anladım, üzerinde konuşacak hale geldim. Ben lisede Fransa'da okurken Türkler farkında değildi Fransızlar farkındaydı; Kur'an-ı Kerim'i tercüme etmişlerdi. Ben Kur'an-ı Kerim'i ilk kez Fransızca okumuştum, düşünün. Yunus Emre'nin yaratılışı anlattığı dizelerde "Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlam seni/ Seherlerde kuşlar ile çağırayım Mevlam seni" derken dağ, taş, hayvan ile kitaba giriyor hemen.

Sevgili Muhammed'le çağırayım seni dediği zaman biz anlıyoruz ki 13. asırda bu adam, yaratılışı anlatan dizeleri ile aklı başında bir şekilde kurmuş, kitaba (Kur'an'a) bağlamış.

Çünkü kitapta da "Oku" diyor. Daha da ötesi hâlâ gelmedi zaten. Hocam hep sorardı "Dün yeni bir şeyin farkında oldun mu? Düşündün mü?" diye sorardı, imza atarken de öyle bir hanım geldi, gözleri dolu dolu "Kocanız" dedi "Beklan Bey bana ders verirken hep soruyordu 'Dün farkına vardığın bir şey var mıydı?' diye şimdi ben onu çocuklarıma soruyorum" dedi düşünün yani...”

Editör: Feridun Özbek