İslâm Düşünce Enstitüsü’nün YouTube üzerinden “Depremin Manevi Yaralarını Sarmak” konulu düzenlediği panelde konuşan Kemal Sayar, “Bizi aslında yerimize mıhlayan, aşağı çeken ve öfkelendiren şey kuvvetli bir acziyet duygusu. Gerek sahada ki insanlar gerekse ekran başında ki insanlar bu acziyet duygusunu iliklerine kadar hissediyorlar.

Sosyal Medya’da niye bu kadar öfke var. Çünkü insanlar kendilerini çaresiz hissediyorlar. Bütün felaketlerde olan bir şey oluyor ve bir günah keçisi arıyorlar. Çünkü bu birisinin yanlışıdır dediği zaman adam rahatlıyor. Ve kendi üzerinde ki o çaresizlik duygusunu ona bir öfkeye dönüştürerek bir güce çevirmeye çalışıyor.

Tamamen psikolojik mekanizmalar. O yüzden sosyal medya mecraları bir tımarhaneye dönüyor. Bu tür günlerde, milli matem zamanlarında çok kolay ve hızlı bir şekilde ayrışabildiği yere dönüşebiliyor. Fakat sahaya baktığınız zaman bir ayrışma yok. Sahada herkes beraber.

“Milli matemler içimizde uyuyarak duran bazı şeyleri uyandırması açısından çok anlamlı”

Geçen bir dostumuz bu depremde gönlünüzü en çok açan fotoğrafları paylaşır mısınız? diye bir çağrıda bulundu. Herkes bir fotoğraf paylaştı. Benimde hakikaten çok hoşuma giden bir fotoğraf Türkiye Komünist Partisinin çorba standında Ülkücü abi çorba alıyor. Bunlar aslında bizi derinleştirdiğini zannettiğimiz o fay hatlarının bir afet, dayanışma anında nasıl hızlı kapanabildiğini gösteren şeyler. Krizler, bu tür milli matemler aslında içimizde uyuyarak duran bazı şeyleri uyandırması açısından da çok anlamlı geliyor.

“Buhran zamanlarında milletler atalarının gözleriyle görür”

Çok güzel bir söz öğrendim. “Buhran zamanlarında milletler atalarının gözleriyle görür” yani bizim atalarımız defalarca yok olma tehdidiyle karşılaştılar. Defalarca bu buhran dönemlerinden geçtiler. Ve bir arada olmanın kenetlenmenin yekvücut olmanın varlığımızı sürdürebilmek için vazgeçilmez önemli olduğunu hissettiler. Ve bizde işte bu buhran zamanlarında aynı onların gözleriyle görerek hızlı bir şekilde bir araya geliyoruz ve birbirimizin yaralarını sarabiliyoruz.

Bizi koruyan şeyler var. Biz bu travmatik dönemden, yaslı matemli travma döneminden Allah’ın izniyle çıkacağız. Buradan çıkmak için elimizde imkanlarda var. Dayanışma duygusu, insanların birbirine gösterdiği yoğun yardımseverlik. Bakın bu afet bizim başımıza geldi ama bütün Türkiye yanımızdaydı hissi bile insanları çok hızlı iyileştirebilecek bir şeydir. Yani benim yaralarımı sarmaya hazır birçok insan var düşüncesi bile insanları çok hızlı iyileştirebilecek bir şeydir.

“İnsan ruhunun yücelişi muazzam”

Sosyal Medya’da viral oldu. Bir ablamız diyelim. Göçük altında öyle latif konuşuyor ki kendisini kurtaracaklarla. Seni kurtaracağız ablacım diyor. Abla, ya sizde zahmet ettiniz. Bu kadar uzaklardan geldiniz. Hiç tanımadığınız insanları kurtarmak için uzaklardan geldiniz diyor. Bunlar çok latif, muazzam şeyler. İnsan ruhunun yücelişi ile ilgili muazzam şeyler. Yani biz bir sürü kötü örneklerle karşılaştık ama onlar insan ruhunun yüceldiği anların yanında çok az kalıyor. Dolayısıyla biz sahada canını dişine takan, çalışan insanlarımıza ve bu büyük millete layık olmak zorundayız.

Siz bu konuyla alakalı ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Editör: Feridun Özbek