TV100’de Cansu Canan Özgen ile Gündem Dışı programına konuk olan Prof. Dr. Kemal Sayar, “Dikkati korumak bence günümüzde insan olmanın en temel vasıflarından birisi oldu.” dedi.

Kemal Sayar, “İçinde yaşadığımız zaman dilimi bir parçalanma, bir fragmantasyon zamanı olarak da isimlendirilebilir. Her şeyden önce insan zihni, dikkat parçalanmıştır. İnsanın dikkatini teksif etmesi yoğunlaştırması giderek müşkül hale gelmektedir. Dikkat tacirleri vardır. Yani bizim dikkatimiz üzerinden kendini pazarlayan, bizim dikkatimizi alarak ürününü satan bir sürü müessese vardır. Bu fragmantasyon insanın ruhunu yaslayacağı yer bulamaması anlamına da gelir. Yani bir anlamda istinat noktası daha büyük bir bütünün içinde kendimizi yerleştirebileceğimiz sabit nokta bulamamak anlamına gelir. Buda yaşadığımız çağı bir endişe çağı haline de getirir. Bir endişe kendini tam manasıyla bir yere ait hissedememekten kaynaklanır. Endişe belirsizlikten kaynaklanır.

Bu şu demek değil konuştuklarımızdan şu lütfen anlaşılmasın. Geçmiş çağlar ne kadar harikaydı. Biz öyle zamanlara erdik. Keşke geçmiş zamanlara ışınlansak diye bir mana çıkmasın.

Sadece yaşadığımız çağın insan ruhu üzerinde bazı yıkıntılar bıraktığını ve bu yıkıntıların insan neslinin devamında bile bizim için bir zorluk yarattığını. Kâinatın, evrenin, dünyanın, yeryüzünün bildiğimiz haliyle bir zorluk yarattığını söylemek istiyorum.

Bu zorluklardan bir tanesi giderek dünyamızın çölleşmesidir. Giderek antropojen çağı denen insan eliyle dünyanın geri döndürülemez bir şekilde bozulur hale gelmesidir. Bir şey insandan insana mesafenin uzamasıdır. İnsandan insana yardım elinin şefkatin merhametin azalmasıdır. Bütün bunlar aslında yaşadığımız zamanın ruhunun bizde bıraktığı tesirlerdir.” dedi.

“Dikkat saf haliyle bir doğadır” diyor Fransız düşünür Simon May

Prof. Dr. Kemal Sayar konuşmasının devamında şunları söyledi.

“İbadet dikkatle olur. Sevmek dikkatle olur. Güzelliği görmek ancak dikkatle olur. Tanrıya yakınlık dikkatle olur. Sizin elinizden o dikkat alınıp sizi sosyal medya mecralarıyla, reklamcılıkla, YouTube videolarıyla oyalayan veya her türlü malayani işle oyalan aslında sizin insan olma fırsatını da sizden almaktadır, kaçırmaktadır. Dikkati korumak bence günümüzde insan olmanın en temel vasıflarından birisi oldu. İnsan dikkatini koruyarak insanlığını korumuş olur. Biz saha mecralarına dikkatimizi peşkeş çektikçe aslında neyi kaybediyoruz. Onu da tartışmamız lazım.

KEMAL SAYAR’DAN KİTAP TAVSİYESİ

Bu konuda bizi takip eden değerli izleyicilerimize yakınlarda yayınlanan çok güzel bir kitabı tavsiye etmek isterim. “Johann Hari’nin Çalınan Dikkat” kitabını aslında her anne babanın, her eğitimcinin okuması gereken bir kitap. Çok hızlı rahat okunabilen ve alanla ilgili pek çok uzmanla görüşülerek hazırlanmış bir gazetecinin kitabı

Kitabın tanıtım bülteninde bir kesit…

Johann Hari - Çalınan Dikkat - Metis Yayınları

Gazeteci-yazar Johann Hari, son yıllarda bir şeylere odaklanmakta ne kadar zorlandığını fark ettiğinde suçu önce kendisinde aramış. Ama sonra aslında çoğu insanın aynı sorundan muzdarip olduğunu görmüş. Böylece meseleyi araştırmaya, uzmanlarla görüşmeye başladığında çok daha derin ve kapsamlı nedenlerin söz konusu olduğunu keşfetmiş. Çalınan Dikkat’te Hari bu nedenleri detaylarıyla ele almanın yanı sıra, dikkatimizi geri kazanmanın yollarına kafa yoruyor.

Bireysel çabaların, yani sırf kendi hayatlarımızda birtakım değişiklikler yaparak sorunu çözmeye çalışmanın ancak bir yere kadar etkili olabileceğini vurgulayan Hari, “dikkatimizi bizden çalan kuvvetlerle kolektif olarak yüzleşip onları değişime zorlamamız gerektiğini” belirtiyor. Bunun ise acil bir mesele olduğunu, çünkü dikkati dağılmış bir toplumun, önündeki en önemli sorunlara bile odaklanamayacağını ve çözüm üretemeyeceğini söylüyor.

“Böyle az uyuyup çok çalışan, üç dakikada bir faaliyet değiştiren, zaaflarımızı öğrenip manipüle etmek için tasarlanmış sosyal medya siteleri tarafından takip edilip gözlemlenen, stres fazlalığından aşırı tetikte yaşayan, enerjinin sıçrayıp çakılmasına yol açan bir şekilde beslenen, her gün beyne zarar veren toksinlerle dolu bir kimyasal çorbası soluyan bir toplum olmaya devam ettiğimiz takdirde – ciddi dikkat sorunları yaşayan bir toplum olmaya da devam edeceğiz, evet. Ama bunun bir alternatifi var. Örgütlenip karşı koymak – dikkatimizi ateşe veren kuvvetlerle mücadele edip yerlerine iyileşmemize yardımcı olacak kuvvetler geçirmek.”

Editör: Feridun Özbek