Psikiyatrist, Yazar Prof. Dr. Kemal Sayar tvnet’e verdiği röportajında psikiyatrinin edebiyatla, düşünceyle, felsefeyle beslendiğini söyledi.

Prof. Dr. Kemal Sayar, “tıp eğitimimden sonra hiç tereddütsüz bir şekilde psikiyatriye yönlendim. Çünkü bu alan edebiyatla, düşünceyle, felsefeyle besleniyor. Daha geniş bağlamların insan ruhunun araştırılması ile beslenen bir alan.

 Ortaokul, lise yıllarından beri edebiyata, yazıya, yazı üstatlarına bir ilgim olageldi. Kelimelerin insan ruhunu anlatışındaki, kavrayışındaki mucizevi etkisini hep gözlemleye geldim. Aslında bizim yaptığımız işte kelimeleri kullanmaktan başka bir şey değil. İki insan bir terapi odasında karşılıklı oturduğu zaman orada adeta kelimelerle bir mucize gerçekleşir. Bazen kelimelerle bazen susuşlarla…

Bu anlara buluşma anları diyebiliriz. Buluşma anı dediğimiz şey terapistinde danışanında olabildiğince kendiliğinden olduğu açık olduğu diğerinin deneyimi ve sözleriyle değişmeye hazır olduğu ruhların adeta birbirine değdiği o müstesna anları simgeler terapide bunu yakalayabiliyoruz. Bir tür şiir gibidir aslında terapi kendi kendine açan iki insanın buluşmasıyla yepyeni bir bilinç altını zuhur ettiği şiir halidir. Şiirde de edebiyata da buna tesadüf ediyoruz. Bir başkasının kelimeleri sizin ruhunuzda öyle bir mucizevi dönüşüme yol açıyor ki o kelimelerle o sözlerle bambaşka bir insan oluyorsunuz. Dünyanın bir başka insanının gözleri ile görüyorsunuz.

Bana sorarsanız edebiyatta da terapi odasında da gerçekleşen şey aynı yani dünyayı bir başka insanın gözleriyle görebilmek o olmanın neye benzediğini anlayabilmek ve bununda bizim içimizde bazı şeyleri değiştirmesine izin vermek.

Terapide bir şey daha oluyor. Edebiyatta belki siz yazarın düşüncelerini değiştiremezsiniz ama karşılıklı etkileşime dayalı her türlü insani ilişkide iki tarafta kendini birbirine cömertçe açarsa bir bilinç genişlemesi olur sizde karşınızdaki insana iyiliğe dair hayata dair umuda dair bir hikaye sunabilirsiniz. Ona daha iyi bir hayatın mümkün olduğuna inandırabilirsiniz. Bu unsurların birbirini besleyen unsurlar olduğunu düşünüyorum.” dedi.

Editör: Feridun Özbek